Yüzyıllar boyunca, telepati, geleceğe dair alametler ve basiret gibi duyusal olmayan algılar sahte fanteziler, illüzyonlar veya icatlar olarak kabul edildi.
Bilim çevrelerinde yaygın olan materyalist yaklaşım, her türlü "ruhani" gerçekliği a priori reddeder. Bunun nedeni, bu gerçeklerin laboratuvarda doğrulanabilir olmamasıdır.
Buna rağmen, tüm insanlar bilim tarafından reddedilenlere benzer deneyimler yaşamıştır. Örneğin, açıklanamayan olayları, gelecekteki olayların işaretlerini veya gerçekleşen rüyaları hatırlayabiliriz.
Bu deneyimlerden sık sık faydalandık. Bu onların hayali deneyimler olmadığını gösterir.
Bu fenomenler nadir değildir ve herkesi etkiler. Daha açık fikirli bazı akademisyenler, konuyu bilimsel olarak ele almak istemişlerdir. Büyü, mitoloji veya sözde-din felsefelerine başvurmadan duyusal olmayan deneyimleri anlamanın bir yolu olup olmadığını merak ettiler. Kitap, bu araştırmacıların deneyimlerini anlatıyor.
Şimdi, nihayet, bilimsel olarak daha yüksek bir bilinç seviyesinin varlığını gösteren kanıtlar ortaya çıkıyor.
Tüm insanlık için ortak olan fikirleri ve düşünceleri içeren bir "kolektif zihin" vardır. Bu, bizim yararımıza kullanabileceğimiz psişik bir kozmostur. Bu evrenden sinyaller ve bilgiler alıyoruz.
1980 yılında, "kuantum dolanıklığı" deneysel olarak doğrulandı.
Bu özellik, temel parçacıklar için tipiktir.
Tüm parçacıklar (atomlar, elektronlar, fotonlar) uzay ve zaman sınırlamalarına maruz kalmadan birbirleriyle iletişim kurabilir.
Bu, materyalist görüşün varsayımlarıyla keskin bir tezat oluşturuyor.
Temel parçacıklar arasındaki iletişim, bilinen fizik yasalarına tabi olmayan bir boyutta gerçekleşir. Bu boyut, bir "Evrensel Akıl" ile karşılaştırılabilir.
Princeton Üniversitesi'nde gerçekleştirilen "Küresel Bilinç Projesi" deneyleri, şüphesiz bir dünya bilincinin varlığını göstermiştir.
Kitap, ünlü psikoterapist Carl Gustav Jung tarafından geliştirilen sözde "kolektif bilinçaltı" teorisini anlatıyor. Jung'un teorisi Neoplatonik "Anima mundi" kavramına çok benzer. Bu teoriler, önde gelen bilim adamları ve Nobel ödülü sahipleri tarafından geliştirilen kuantum fiziğinin öngörülerinde doğrulanmıştır.
Kuantum fiziği "yerel olmayan" olarak adlandırılan bir düzeyin varlığını belgeler. Bu seviyede, temel parçacıklar muazzam mesafelerle ayrılmalarına rağmen, birbirleriyle ilgili her şeyi bilir ve birmiş gibi davranırlar.
İnsanlık, tamamen tesadüfen toplanan maddeye dayanan materyalist bir evren vizyonundan, madde ve ruhun bir arada var olduğu ve bütünleştiği yeni bir gerçeklik anlayışına doğru ilerliyor.
Duyularımız tarafından algılanabilen dünyada klasik fizik egemenliğini korurken, psişik içerikli yeni gerçeklik seviyeleri ortaya çıkıyor.
Kuantum düzeyinde, klasik fizik artık geçerli değil. Kozmosun maddi kısmı tek başına işlevini yerine getirmekte başarısız olur. Psişik bir boyuta, yani daha ileri bir düzeye, yersizlik düzeyine ihtiyaç duyar.
Bu seviyede, tüm evren bir olur. Artık maddeden değil, enerjiden ve bilgiden yapılmıştır ve olmadan sadece kaosun var olacağı bir uyum gücü ile koordine edilir.
Gerçekliğin en gizli seviyelerinde, madde ruh olmadan yapamaz. Benzer şekilde, ruhun kendini ifade etmesi için maddi parçaya iht